Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Başkanlığında Bir Heyet Brüksel’de Avrupa Komisyonu’nu Ziyaret Etti.

Başta Türk iş dünyası olmak üzere, sivil toplum ve akademisyenlerin AB-Türkiye ilişkilerindeki güncel konuları derinlemesine tartışmasını sağlamak amacıyla oluşturulan Window to EU toplantı serisinin ikincisi, 4 Aralık 2012 tarihinde Brüksel’deki Avrupa Komisyonu’nun merkezi olarak kabul edilen Berlaymont binasında, başta İKV Yönetim Kurulu Başkanı ve Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Haluk Kabaalioğlu, İKV üyeleri, TC Merkez Bankası eski Başkanlarından ve Yeditepe Üniversitesi Mütevelli Heyet üyesi Yavuz Canevi olmak üzere 20′nin üzerinde katılımcı ile gerçekleştirildi.
Toplantının “The Future of the EU in a Changing World“ başlıklı oturumunda konuşan Bureau of European Policy Advisers (BEPA) Direktörü Margaritis Schinas, öncelikle birim olarak görevlerinin Avrupa Komisyonu Başkanı başta olmak üzere, tüm Avrupa Komisyonu’na politika yapımı alanında destek vermek olduğunu söyledi.
BEPA Direktörü Margaritis Schinas, mevcut krizin ilk sinyallerinin Eylül 2008′de geldiğini, ancak krizin Avrupa’dan kaynaklanmadığını söyledi. Buna rağmen Finlandiya dışında tüm AB üye devletlerinin kurallarını bozduğunu hatırlatan Schinas, bu nedenle krizin Avrupa’da hızla yayıldığını ifade etti. Avrupa Komisyonu olarak öncelikle kriz ile mücadele eden ülkelerdeki krizi yönetmeye çalıştıklarını ifade eden Schinas, diğer tarafta da kalkınma ve büyüme hedeflerini gerçekleştirmek amacıyla çalıştıklarını ifade etti.
Schinas, krizle mücadelede önümüzdeki dönemde yapılması gerekenleri şu şekilde sıraladı:
1) AB çapında bir bankacılıkbirliğinin oluşturulması: Bu çerçevede üst düzeyde bağımsız bir süpervizor oluşturulması öngörülüyor.
2) Mali birliğin oluşturulması: Uluslarüstü bir kurumun ülkelerin bütçeleri de dahil olmak üzere, her türlü mali kaynağı kontrol etmesi
3) Siyasal birliğinin oluşturulması
BEPA Direktörü Schinas, görevlerinin sadece krizlerle sınırlı olmadığını da söyledi. 2030 yılı için öngörülerden ve üzerinde çalışılan senaryolardan bahseden Schinas, 2030′a kadar küresel bir yeni orta sınıfın oluşmasının kesin olarak gördüğünü ifade etti. Schinas ayrıca dünyanın 3-4 büyük güç yerine, 15-16 “orta güç” tarafından yönetileceğini söyledi. Bugün yükselen güçler olarak görülen Çin ve Hindistan gibi ülkelerin yanında Meksika, Güney Kore, Irak, Mısır, Türkiye gibi ekonomik olduğu kadar siyasi etkiye sahip ülkeler tarafından oluşturulacak yeni bir yapının olmasını beklediklerini de söyledi. Schinas daha az yoksulluğun olacağını ancak paradoksal olarak yeni “fakir” insanların ortaya çıkacağını tahmin ettiklerini söyledi. Son olarak küresel yönetişim için daha fazla baskının olacağı; ancak milliyetçi ve popülist siyaset nedeniyle bu akımın da ciddi oranda zarar göreceğini ifade etti.
“EU – Turkey Foreign Policy Cooperation” başlıklı ikinci oturumda konuşan European External Action Service (EEAS)Türkiye Danışmanı Giles Portman öncelikle EEAS ile ilgili bilgi verdi. AB’den bağımsız bir kurum olan EEAS’nin temel görevinin AB’nin dış ilişkilerinin geliştirilmesi olduğunu ifade eden Portman, Türkiye ve AB özelinde ise iki taraf arasında siyasi diyaloğu yürütmek olduğunu söyledi.
Son 4 yılda AB’nin ve Türkiye’nin dış politika adımlarının birbirine oldukça yakın olduğunu belirten Portman, Türkiye’nin sadece kendi coğrafyasında değil, bölgede oynadığı rolün oldukça önemli olduğunu söyledi. Arap Baharı, İran’ın nükleer programı, Batı Balkanlar, Afrika, terörle mücadele gibi birçok alanda, AB’nin ve Türkiye’nin ortak çıkarları olduğunu belirten Giles Portman bu çerçevede tarafların ortak dış politika izlemelerinin memnuniyet verici olduğunu söyledi.
Dış politikanın haricinde, her ne kadar Pozitif Gündem olumlu bir hava yaratmış olsa da Türkiye- AB müzakere sürecinin ilerlemediğini ifade eden Portman, bunda Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin AB Dönem Başkanlığı, Fransa’nın bazı başlıklarda koyduğu ihrazları geri çekmemesi ve AB’nin içinde bulunduğu mali krizin büyük rol oynadığını ifade etti. Bu noktada yapılması gerekenin diyaloğun mümkün olduğunca geliştirilmesi; somut ve ortak projelerin taraflarca yapılması; küresel sorunlara (enerji güvenliği, iklim değişikliği gibi) ortak çözüm üretilmesi olarak sıralayan Giles Portman, kendilerinin de sorumlusu olduğu 33 numaralı başlıkla ilgili olarak, dosyanın halen açılmadığını ve açılmasının yakında mümkün görülmediğini söyledi.
Türk vatandaşlarına yönelik vize uygulamasının hem AB-Türkiye; hem de Türkiye ile tek tek üye ülkeler arasında başta ekonomik olmak üzere birçok alanda diyaloğu engellediğine değinen Portman, vize konusuna acilen bir çözüm bulunmasının gerektiğini söyledi.
Türkiye – AB arasındaki Gümrük Birliği konusunun ele alındığı 3. oturumda ise, Avrupa Komisyonu’nun Ticaretten Sorumlu Üyesi De Gucht’un kabinesinden Frank Hoffmeister, katılımcılara bilgi verdi. Gümrük Birliği’nin hem Türkiye’ye, hem de Avrupa’ya büyük getirileri olduğunu, ancak son zamanda bu kazanımların özellikle Türkiye tarafından unutulmaya başlandığını söyledi. Gümrük Birliği’nin tarafların ilişkisine dinamizm kattığını vurgulayan Hoffmeister, mevcut sorun alanlarını şu şekilde sıraladı:
1) Serbest Ticaret Anlaşmaları: Özellikle AB’nin 3.ülkeler ile yürüttüğü STA’larda, “Turkey clause” haricinde, Türkiye’nin de çıkarlarını kollayan bir çözüm bulunabilir mi?
2) Vize: Frank Hoffmeister, vize konusunun oldukça siyasi bir hal aldığını söyedi ve AB’nin bu alanda gerekli adımları attığını ifade etti. Bu çerçevede Geri Kabul Anlaşması’nın AB tarafından imzalandığı ve Türk tarafına iletildiği; ancak Türkiye’nin vize konusunda açık ve net bir yol haritası bulunmadığı gerekçesiyle, Geri Kabul Anlaşması’nı imzalamaktan çekindiğini ifade etti.
3) Taşıma Kotaları: Hoffmeister, bu konunun çok ayrıntılı olduğunu ve Avrupa Komisyonu olarak sektörün ve üye devletlerin, taşıma kotalarını elealmaları gerektiğini söyeledi.
Frank Hoffmeister, kısa sunumunda Avrupa Komisyonu olarak Türkiye – AB ilişkilerine endişe ile baktıkları noktaları şu şekilde açıkladı:
- Türkiye’nin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne havalimanı ve limanlarını açmaması
- Kamu ihaleleri sisteminin AB firmalarına açık olmaması
- Vize konusunda, Türkiye’nin üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmekte isteksiz olması,
Türkiye- AB ilişkilerinin ele alındığı son oturumda ise Avrupa Komisyonu Genişleme Genel Müdürlüğü Türkiye Masası Şefi Jean-Christophe Filori, katılımcılara Türkiye-AB üyelik müzakereleri sürecindeki son durum ile ilgili bilgi verdi. Filori, Haziran 2010′dan beri Türkiye – AB üyelik müzakerelerinde hiçbir başlığın açılmamasının yanında, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Dönem Başkanlığı, STA’lar, vize konusu gibi konular ile ilişkilerin iyiden iyiye soğuduğunu ifade etti. Bu çerçevede Pozitif Gündem’in ilişkilere bir nebze olsa da hareket sağladığını ifade eden Avrupa Komisyonu Genişleme Genel Müdürlüğü Türkiye Masası Şefi, 50 yılı aşan ilişkilerin bu noktadan sonra kesilmeyeceğini söyledi.
Gümrük Birliği’ne ilişkin olarak, Türkiye – AB Gümrük Birliği’nin geçmişi ve geleceği de dahil olmak üzere, tüm artıları ve eksileri ile resmini çıkartmak üzere, Dünya Bankası ile yeni bir işbirliğine gittiğini açıklayan Filori, söz konusu çalışma ile Gümrük Birliği hakkında mevcut olan söylentileri, teknik olarak ortadan kaldırmayı ümit ettiklerini söyledi.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Dönem Başkanlığı’nın ardından İrlanda’nın Dönem Başkanlığı ile birlikte, vize konusunda Türkiye’ye yeni bir yol haritasının verileceğini açıklayan Jean-Christophe Filori, 2013 yılı ile birlikte üyelik müzakerelerine hak ettiği hızı vermeyi planladıklarını belirtti. Aynı şekilde Fransa ile de ülkenin müzakere sürecinde bloke ettiği başlıkların açılması konusunda pazarlıkların sürdüğünü; Fransa’nın tutumunun da memnniyet verici olduğunu söyledi.
Filori, AB tarafının gerekenlerin yapılması için yoğun mesai harcadığını, aynı çabayı Türkiye’den de beklediklerini ifade etti. Örneğin düşünce ve ifade özgürlüğü ve temel haklar gibi alanlarda, Türkiye’den gerekli adımları atmasını istedi. Filori ayrıca süreçte Türk iş dünyasının oynadığı rolün çok önemli olduğunu sadece ekonomik, yatırım, istihdam ve ticaret alanlarında değil, siyasi ve sosyal haklar konusunda da Türk iş dünyasının, hükümete gerekli baskıyı yapmasını istedi. Türkiye’nin AB üyeliği için elinden geleni başkaları için değil, kendisi için yapması gerektiğini ifade eden Filori, önümüzdeki dönemde ilişkilerin gelişmeye başlaması ile daha olumlu bir havanın oluşacağına da inandığını kaydetti.
- – -
Prof. Dr. Haluk Kabaalioğlu’nun düzenleyenler arasında yer aldığı St. Etienne birçok seçkin profesör katıldı. Ayrıca toplantıya Dışişleri eski Bakanı Prof. Dr. Ali Bozer toplantıya uydu yayınından katıldı.

Acitivity Date: