4 Kasım 2008 tarihinde, Hollanda’dan AB Parlementosu üyesi olan Emine Bozkurt tarafından AB Parlementosunda düzenlenen toplantı’da AB ülkelerinde yaşayan Türk vatandaşlarının 1963 yılında imzalanan Ortaklık Anlşamasından doğan hakları tartışıldı. Toplantıya AB Komisyonu Genişlemeden Sorumlu üyesi Olli Rehn, Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haluk Kabaalioğlu, Hollanda Yabancılar Danışma Kurulu Başkanı Emin Ateş konuşmacı olarak katıldılar. Yine, bakanlık Müsteşarı sayın Alaybeyoğlu ile Büyükelçi Volkan Bozkır da kısa birer değerlendirme konuşması yapmışlardır.
Olli Rehn konuşmasında, Türkiye İlerleme Raporunun bir sonraki gün yayınlanacağını ve Türkiye’nin müzakerelerde şu ana kadar bir çok ilerleme kaydettiğini ancak diğer bazı alanlarda alınması gereken tedbirler olduğunu vurguladı. Türkiye’nin stratejik önemine de vurgu yapan Olli Rehn, Türkiye’nin son dönemlerde bir çok Dış Politika konularında başarılı ve etkili görevler üstlendiğini belirtti.
Prof. Dr. Haluk Kabaalioğlu ise yaptığı konuşmada, 1996 yılından beri devam eden Gümrük Birliği çerçevesinde Türkiye’nin bir çok gelişmiş AB üyesi ülke ile ekonomik olarak rekabet edecek kapasitede olduğunu vurgulamıştır. Ayrıca, Gümrük Birliği ilişkisindeki yapısal bozukluklar nedeniyle gelişmiş ülkeler lehine işlediğini vurgulayarak; Yapısal, Bölgesel ve Sosyal fonlardan AB üyesi ülke şirketlerinin doğrudan ve dolaylı yararlanmasına karşın Türk şirketleri bu fonlardan yararlanamamaktadırlar, bununda haksız rekabete yol açmakta olduğunu ifade etmiştir. Türkiye’nin Gümrük Birliği’ni ilgilendiren konularda karar alma sürecine de dahil edilmediğini belirterek, AB’nin yürüttüğü Serbest Ticaret Anlaşmaları’na (STA) Türkiye’nin dahil edilmemesini eleştirmiştir.
Konuşmasının devamında ise, AB, Serbest Ticaret Anlaşmalarını imzaladıktan sonra Türkiye’nin de bu anlaşmaları aynı şartlarda ilgili ülkelerle müzakere ederek imzalamasının talep edilidiğini, bu soruna çözüm olarak ise AB’nin STA müzakerelerini Türkiye ile paralel olarak yürütmesinin bu sorunu çözmede etkili olacağını ifade etmiştir. Prof. Kabaalioğlu, konuşmasının son bölümünde ise Türkiye’ye seyahat edecek AB üyesi ülke vatandaşlarından vize talep edilmediği ya da ülkeye girişte az bir ücret karşılığı vize verildiğini vurgulamıştır. Bunun aksine olarakta Türk işadamlarına yönelik uygulanan vize zorunuluğunun Gümrük Birliği ve Ortaklık Anlaşması ile bağdaşmadığını ifade ederek; Avrupa’da fuarlara veya iş görüşmelerine katılacak iş adamlarının vize almaları için bir çok evrak istendiğini, vize alma süresinin bazen ayları bulabilidiğini belirtmiştir. Özelliklede iş görüşmeleri için seyahat edecek işadamlarından görüşecekleri şirket tarafından yazılmış davet mektubu istenmesinin de firmaların eşit şartlarda pazarlık etmelerine engel teşkil ettiğini ifade etmiştir.