Hukuk Fakültesi Dekanı BBC World Service, CNBC-e yayınında

Tarama süreci tamamlanan dosyalardan “Bilim ve Araştırma” ile “Eğitim ve Kültür” fasıllarında müzakerelerin açılması yönünde Komisyon’dan üye Devletlere yöneltilen tavsiye nedeniyle görüşlerine başvurulan Prof.Dr. Kabaalioğlu, “müzakerelerin açılmasının önemli bir aşama” olacağını, ancak başta dönem başkanı Avusturya olmak üzere Türkiye konusunda sürekli olumsuz sinyaller veren üye ülkeler bulunduğunu hatırlattıktan sonra, “Türkiye’yi tam üyeliğe hazırlamak” için sağlanan mali destek boyutlarının AB açısından son derece “gayrı-ciddi bir yaklaşım” olarak nitelendirilebileceğini ve Ankara’nın da dış politika konularında daha tutarlı olması gerektiğini vurguladı.
Kabaalioğlu, Hükümet yetkililerinin onbeş yıl, yirmi yıl müzakerelerin süreceği yolunda açıklamalarının da son derece sakıncalı olduğunu, müzakerelerin azami altı yıl içinde tamamlanması gerektiğini, aksi halde kapanan dosyaların yeniden açılması gerekeceğini belirtti. Müzakereler tamamlandıktan sonra Katılma Antlaşması’nın TBMM ve Avrupa Parlamentosu dışında ayrıca tüm üye Devletlerin yasama organlarında (ve bazılarında ise referandumlarla) onaylanması gerektiği dikkate alındığınde en az üç yıllık bir ek süreye ihtiyaç olacağını söyledi.
Orhan Pamuk davasının düşmesi üzerine BBC World Service’den telefonla görüşlerine başvurulan Hukuk Fakültesi Dekanı, Avrupa Komisyonu’nun Türkiye’de yargı kararları üzerinde ayırımcı bir yaklaşım gösterdiğini söyledi. Program yöneticisinin “AB Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu’nun Orhan Pamuk davası nedeniyle yaptığı girişimlerin etkili olup olmadığı” sorusu üzerine ise “bu tür baskı girişimlerinin ters etki yarattığını, AB ye karşı tepkilerin arttığını” belirten Kabaalioğlu, “tarihi gerçekleri tahrif ederek ülkemizi töhmet altında bırakan kişilere destek olmak üzere Genişlemeden sorumlu Komisyon üyesi Olli Rehn’in adıgeçeni evinde ziyaret ettiğini ve Türk yargısını baskı altında tutmak amacıyla son derece talihsiz açıklamalar yapıldığını” ifade ettikten sonra, adıgeçen şahsın ününü arttırmak amacıyla kasıtlı olarak bu tür demeçler verdiğini, hakkında soruşturma yapılması için İstanbul’da muhtelif Cumhuriyet Savcılıklarına yapılan başvuruların reddedildiğini ancak sonunda bir ilçe savcılığı tarafından soruşturma açılmasından sonra hakkında binlerce haber ve yorum yayınlanmasına yol açıldığından, ülke imajı olumsuz etkilenirken romanların satışı için milyonlarca dolar harcamakla sağlanamayacak ölçülerde reklamı yapılmış olduğunu belirtti. Türk yargısını baskı altına almaya yönelik tutumların tasvip edilemeyeceğini belirten Dekan, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörünün yoğun bakımda olmasına rağmen tutukluluğunun haftalarca sürmesini Avrupa Komisyonu’nun görmemezlikten gelmesinin de özellikle dikkat çektiğini sözlerine ekledi.

Acitivity Date: